Daisypath Happy Birthday tickers

Daisypath Happy Birthday tickers
Lilypie Second Birthday tickers

14 Kasım 2013 Perşembe

4.5 Yaş Doktor Kontrolü

Aslında Eylül ayında gerçekleşen bu doktor kontrolünü yazmak şimdiye kısmetmiş:)

- KKK aşısı yapılmalı; salgın olduğundan şimdiden yapmak gerekiyormuş. Yaptırdık..

- Spor yapmalı; kreşte seçmeli ders olarak yüzme var. Haftada 2 gün salı ve perşembe havuza gidiyorlar. Acaba hastalanır mı diye çekinsem de nezlesi geçer geçmez yollamayı planlıyorum. Âmin;)

- Özbakım becerileri; 
** Kendi poposunu ıslak mendille silmeli. Sonra biz yıkamalıymışız. Bu konuda henüz ilerleme kaydedemedik. Beyefendi silmek istemiyor! 

** Elini yüzünü kendi yıkamalı; çok şükür bu tamamdır;) 

** Meyve yıkamalı ve duşunu almalı;
Meyve yıkıyor, sorun yok. Duş kısmı oyun daha cazip geldiğinden gerçekleşemiyor. Bunun üzerinde çalışmam lazım;P

** Yatak örtüsünü düzeltmeli; işine gelince ben yapamam dediği konulardan. Beraber yapmaya gelince sorun yok.

** Kıyafetlerini kendisi giyip çıkarmalı; bu halloldu. Küçük bir tüyo 'Baba gibi' çıkarmaya özendirmek işe yaradı;))

** Pijamalarını katlamalı; ooo neerdee;))

Tereyağ bıçağıyla meyve ve salatalık kestir; normal bıçakla yaptırıyorum. Havucu da soyucu bıçakla soyduruyorum. 

Marulu eliyle parçalayıp salata yaptırabilirsiniz. İçine kestiği salatalıkları koyabilir.

- Piknik sepeti hazırlayabilir. 

- Okul çantasını hazırlayabilir.

- Kek/kurabiye tarifini ezberler; beraber kek ve kurabiye yapmak ve sonra onları lüpletmek pek keyifli;))

Bildiği, ezberlediği şiir olur.

- Doğal felaketleri bilmeli; örneğin depremi ve erozyonu anlatın ama çaresi olmayan hortumu anlatmayın. 

- Çocuğun adına bir ağaç dikin.

- Dünya maketi alın ve kıtaları gösterin. Okyanuslari da gösterebilirsiniz. 

- Ayakkabı bağlamayı öğretin. 

- aliexpress.com'dan katlı puzzle alabilirsiniz.

- Yazması ve kalem tutması

- Fotoğraf makinesi; akıllı telefonlar çıktı ve fotoğraf makineleri tarih oldu;) Bu işi bizimki cep telefonuyla yapıyor. Babane ve dedeyle buluşunca da onların fotoğraf makinesini kullanıyor:)

- National Geographic Kids dergisinin 1-2 sayısı alınabilir. 

- Laptop, ipad ve iphone kullanımı çok az olmalı; övünelim, bu konuda iyiyiz;P

- Dinozorların isimlerini biliyor mu? Bilmese ne olacak anlamadım;P

- İki resim arasındaki fark

- Labirent; bunu oldukça seviyoruz. 

- Ya-Pa'nın Dikkat seti

- Kan check-up ve 5 yaş bitene kadar ortopedi check-up; kan check-up yapıldı.

- Empati

- Dışarı giderek seninle başbaşa sohbet edelim diyerek cafeye gidin.

      3 minik yaramaz güzel havanın tadını çıkarırken.. 





23 Eylül 2013 Pazartesi

Dedetepe Kampı - volume 1

'Bu kampa oğlumla mutlaka gitmeliyim' diye düşündüm. Çünkü yaz tatilimizi 5 yıldızlı club otellerde ziyan etmek istemiyordum. Not: Kişisel görüş farklılığı söz konusu olabilir; tartışmaya açık değildir;))  

Doğa içinde olmak ve çocuklar için aktivitelerin düzenlendiği bir kampa katılmak benim için paha biçilemez;) Sağolsun babamız da bizi kırmadı ve bize  eşlik etti. Gelecek sene gelmem dese de, ilkinde yanımızda olması çok iyi oldu. 

Kampa giderken ilk durağımız İstanbul'du. Bir İstanbul düğününde kurtlarımızı boğaz havası ve manzarasında döküp kampa doğru yol aldık. 


Yakışıklı oğlum ilk defa takım elbise giydi:)

Açık havada düğün keyfi..

Kendi dans tarzı olan bi' adamım beeen!;))

Boğazın, denizin ve manzaranın tadını çıkarmaca..

Amca, babaanne ve dedeyle metroda..

Tekirdağ-Çanakkale üzerinden gitmeye karar verdik. 

Vee yoldayız..

18 Ağustos pazar günü akşam saatlerinde, sessizliğin hüküm sürdüğü kampımıza vardık. 


Akşam yemeği çoktan yenmiş ve el ayak çekilmişti.. Yemeklerimizi mutfak diye adlandırılan  açık havada, güzel bir ortamda yedik ve bulaşıklarımızı yıkayarak merakla kalacağımız yere doğru ellerimizde fenerlerle yürüdük.

Bizi bir hafta ağırlayan bungalovumuz..

İlk akşam eşyaları yerleştirdikten sonra ateş başında sohbet edenlere eşlik edip kampın ilk çayını yudumladım;)

Mutfaktan kareler.. Nasıl da şirin;)

Kampın düzenini hemen ertesi sabah öğrendik. Kahvaltı sabah 08:00'de, öğle yemeği 01:00'de ve akşam yemeği de 07:00'deydi. Kahvaltının erken olması çok iyi oldu. Böylece kamp süresince sabahları tembellik yapmak yerine erkenden uyandık. Ne de olsa 'geç kahvaltı' opsiyonu bu konseptte mevcut değil;P 

Yemekler hazır olduğunda Muhammed abimiz şirin aksanıyla 'yeemeek haazııır!' diye herkesi mutfağa çağırıyordu. Efe evde arada hâlâ 'yeemeek hazıır!' anonsu yapıyor;)) 

Ekmeklerimiz mutfaktaki taş fırında pişiriliyordu. Tadı hâlâ damağımda..


Kamp boyunca bol bol suyla haşır neşirdik.. Bir balık adam başka ne isterki?;)

Özgürlüğün tadını çıkarmak bu olsa gerek..

Kampta havuz keyfi..

Denge işleri..

Yemek sonrası serbest oyun zamanı..

Akşamları ateş başında patlamış mısır kapışmaca keyfi..

Yazının devamı bir sonraki postta;)

13 Ağustos 2013 Salı

3 Anne & 3 Minik Adam:)

Geçen sene İzmir'le başladığımız 3 analı&3 minik erkekli tatil geleneğimiz bu sene Bodrum'da devam etti. 
Ve işte böyle başladı tatil serüvenimiz.
Ankara'dan 4 kişi başladık..



Yol uzundu fakat 4 kişi seyahat etmek oldukça keyifliydi. Kamyonların renkleri tahmin edildi, bulutlar hayvanlara benzetildi, resim yapıldı, sayı sayıldı, 'oklama' yapıldı.. 

    Baygın bakışlı arka koltuk yolcuları;)

Ardından Afyon'da mola ve tam gaz İzmir'e devam.

İzmir'e varınca şeker bir anne&oğul daha aramıza eklendi. Durmak yok yola devam diyerek ve en yakın mesafede kahve sözü alarak yola devam ettik. İstikameeet Bodruuum! İşin sonunda kızgın kumlardan serin sulara dalmak var tabi durulur mu hiiç?:)


Denizle buluşuldu uzuun bir yolculuk sonrası.. Yüzler güler tabi;) Plaj tam çocuklar içindi; git git git, git git git! Ee bu su haalaa dizimde!!;) Böylece anneler rahatça plajda güneşlenebildi..


3 minik ördek botlarıyla denizin keyfini çıkardı.. 


Ela'yı batırmadan tatil mi olur beeaaa! Saldırıııın çocuklaaaar!


Evin güzel manzaralı balkonunda keyifle yemekler yedik. Çaylar ve kahveler höpürdettik tatlı sohbetler eşliğinde. 3 hatun olarak lüplettiğimiz 3 kutu mini Magnum'u da itiraf etsem mi?:P




3 minik ve enerjik adamı bu şekilde oturtabilen tek güç var dünyada! İyiki varsın animasyon alemi; çizgilerin gücü adınaaa!:)



Rutinimizi iyi planladık; sabahları hep beraber halk plajına gittik. Ardından öğlen eve dönüp yemek faslı ardından, erkekleri yatırıp 2 anne sitenin güzelim, girer girmez derinleşen özel plajına giderek denizin keyfine vardık. Evde kalan nöbetçi anne de evde kafa dinlemece ardından denize gidenlerden birinin dönmesiyle serin sulara bıraktı kendini. Böylece keyifle geçti tatil..


 Bodrum merkeze bir iniverdik..


O ne bakış oğluşum;))


Deniz bisikleti kızlara iyi spor yaptırdı;P


Gelinlik kızlar gibi dizildik:))

Bir pideci kaçamağı. Yediğimiz mekanın spesiyali nefisti!


Ve dönüş.. Ege'miz eksik. Güzel anılarla dönüyoruz.. Bir sonraki kaçamakta görüşmek dileğiyle..


12 Ağustos 2013 Pazartesi

Yaz okulu..

Ocak ayından beri ara verdiğimiz eğitim hayatımıza yaz okuluyla devam etmeye karar verdik. Sadece düşüncede kalmadı tabiki bu karar ve eyleme de geçtik. Efe 9 Temmuz'da Seviye Koleji'ne başladı. İlk haftayı geride bıraktık. İlk izlenim; etkinlik yapmaktan pek hoşlanmadığı kesin. Bunu 'hep etkinlik hep etkinlik' demesinden anlıyorum. Programda yüzme, tenis, satranç, vs de gözüküyor. İkinci haftanın daha verimli geçmesini umuyorum. Okulun yeni olması bir takım eksikliklerin olmasına neden oluyor. Okulun en iyi tarafı eve olan yakınlığı ve eski öğretmenimizin bu okula transfer olmuş olması.
Okula ilk gün gittiğimizde Efe'yi bırakıp çıktım. Her ne kadar eski öğretmeni başka sınıfa bakıyor olsa da onun varlığı pozitif etkilemiş olabilir diye düşünüyorum. Ya da artık büyüdü oğlum... Ya da evde çok sıkıldı.. Sebep ne olursa olsun, Efe'yi bırakıp hemen okuldan çıkabilmek güzel bir duyguydu..

Tüm miniklerimizin karşısına eğitim öğrenim hayatları boyunca çok iyi iletişim kurabildikleri ve kendilerini iyi yönlendirecek öğretmenler çıkar inşallah..

Yukarıdaki yazıyı taslaklarda saklamışım. Yaz okulunun bir dönemi bitti. Anne babaların herşeyiyle beğenerek gönderdiği mükemmel okul/kreş/yaz okulu var mıdır bilmiyorum. Olduğunu da sanmıyorum aslında.. Okul yeni olduğundan sanırım eksiklikleri gözüme çok battı. 2 Eylül'de eğitime başlayacaklar. O zamana kadar tamam mı devam mı sorusuna yanıt bulmam lazım..Zormuş bu okul işleri..

3 Ağustos 2013 Cumartesi

İlk Sinema Deneyimi..

Bazı ilkleri tarihe not düşmek lazım. Çok mu lazım? E bulunsun;P
O zaman diyorumki, ilk sinema filmin 'Şirinler 2'..
Şimdiye kadar acaba erken mi, acaba korkar mısın sıkılır mısın diye düşündüğümden gitmemiştik. 
Artık tüm çizgifilmler elimizden geçer;)

13 Haziran 2013 Perşembe

Bak postacı geeliiyooor;)

İki tane kartımız var. Arkadaşlarına göndermek ister misin deyince 'onlara ev resmi yapmak istiyorum' diyerek aldı boyaları eline.. Ve aşağıdaki ürünler çıkıverdi ortaya. Kimlere göndermek istediğini de söyledi. Yarın kargolanmak üzere birazdan zarflarındaki yerleri alacaklar.. Annesi kılıklı; eski usül kart göndermeyi seviyor;)


6 Haziran 2013 Perşembe

Kendine Ait Oda

Yazının başlığına bakıp blogu kitap bloguna çevirip Virgina Woolf'un kitabını anlatacağım sanılmasın;P

4 yaşındaki sevgili oğlum artık kendi odasında ve kendi yatağında yatmaya başladı. Tarihe not düşüle; 02 Haziran 2013.. Efe ilk defa kendi yatağında uyudu ve gece sadece 1 defa uyanıp seslenerek sabah 7'ye kadar mışıldadı. Ertesi günlerde daha da uzun uyuyarak kendi rekorunu egale etti:)) Kesinlikle uyku kalitesinin daha iyi olduğunu düşünüyorum. Hem Efe'nin hem de bizim:) İlk gece koca yatakta yatmak biraz garip geldi valla! Hatta baba 'ben Efesiz nasıl uyuyacağım?' bile dedi:) Çokta güzel alıştık.. Artık Efemiz akşamları yatağına gidiyor. Seçtiğimiz kitapları okuyoruz. Ardından gece lambamızı açıp ben başucunda kendi kitabımı okurken Efe de uykunun derinliklerine bırakıyor kendisini. Gece ise 1 defa sesleniyor bana. Yanına gidip şöyle bir okşayıp yastığına başını koyup geçiyorum hemen kendi yatağıma. 

Pek mesudum:) İnşallah geri adım olmaz..

31 Mart 2013 Pazar

Efe artık 4 yaşında!

Artık büyüdük, abi olduk..
4 yaş olduk, tam 4 yaş!
Güzelliklerle ve zorluklarla dolu 4 sene geçti. Oğlum büyüdü ve bana arkadaş oldu.
Efe ile beraber birşeyler yapmaya bayılıyorum. Hele de seyahate gitmeye.. Karşımda beni dinleyen, anlayan ve fikirlerini ifade eden bir çocuk var artık. Herşey daha da kolay.. 
Her sene olduğu gibi, 'geleneksel' doğumgünü kutlamamıza babane ve dede de eşlik etti. Evimizi süsledik, mamalarımızı hazırladık ve arkadaşlarımızla güzel bir gün geçirdik.

 Davetiyemiz..


Bu yılki konseptimiz Fenerbahçe'ydi. Evimiz sarı laciverte büründü. Babamız neyseki koyu Galatasaraylı değil de sorun yaşamadık:)


Cümbür cemaat güzel bir kutlama oldu..


Usüldendir, pasta yalanmadan bırakılmaz:P




Topluca hep beraber pek güzeldik..


Nereye bakıyor bu gençlik? :) Karşı komşunun balkonundaki sevimli bir kediye..


Büyükler yanımızdan eksik olmasın.. Her günümüz sağlıklı, beraber, şenlikli ve mutlulukla geçsin.. 


25 Mart 2013 Pazartesi

Bir İstanbul Masalı..

Güzel bir Ankara gününde, hadi beraber İstanbul'a gidelim deyiverdik..  
Atladık iki anne iki çocuk arabaya, bir molayla İstanbul'a varıverdik..
Hayatımın en güzel doğumgününü İstanbul sokaklarında kutlayıverdik..
Önce atladık İstanbul Oyuncak Müzesi'ne gittik.
Güzel bir doğumgünü hediyesiyle karşılaşıverdik..

     Efe ve Ege, Sunay Akın'la İstanbul Oyuncak Müzesi'nde..

Ardından atladık vapura, denizin mis gibi kokusunu içimize çekiverdik.. Martıların simidini unutmadan, güzel havanın, manzaranın, ve beraber olmanın tadına doyamadık..

Beyoğlu'na vardık, İstiklal'i arşınladık..
İnci'de profiterolü atlamadan, tramvaya atladık..
Mumlarımızı yaktık, dileklerimizi diledik..




Yedik,içtik, gezdik, tozduk ve geldiik:)


22 Mart 2013 Cuma

4 Yaş Doktor Kontrolü

En son Mart 2012'de doktorumuzun rutin kontrolüne gidebildik. Normalde Eylül ayında da gidecektik fakat doktorumuz doçentlik sınavı için bütün randevuları iptal edince kaldık şimdiye:) Neyse geç olsun güç olması diyoruz..

Gelelim konuştuklarımıza..

- Bu yaştaki çocuklar sabah 7:30 - 8:00'de kalkar. Akşam da 21:00'da yatar. Gündüz uyumazmış! Akşam 22:00'den sonra büyüme hormonları salgılanmaya başlarmış. (Evet, bunu biliyordum da her zaman bilmek yetmiyor). Sabah ise 05:00'ten sonraki uykunun anlamı yokmuş. -Valla 6'da kalkınca benim şaftım kayıyor. Onu bunu bilmem!:) -
Bizdeki durum ise akşam 22:30-23:00 gibi uyuyup sabah 09:00'da uyanmak şeklinde. Hiiç alakamız yok yani! Böyle olunca bu konuda bir fırça yedik:) İstersen uyu istersen uyuma diye Efe'ye bıraktık durumu. Zaten haftasonları uyumuyordu. Hafta içi bakalım 5 günün kaçında uyuyacak. Durumuna göre olaya el atacağım. Önce bir gözlemlemeliyim.

- Bu yaştaki çocuk kendi yemeğini masaya oturup kendi yer.
Durumun böyle bekleniyor olması gayet makul ve mantıklı! Kesinlikle böyle olması gerektiğini sonuna kadar savunuyorum. Gel gelelim uygulamaya gelince sınıfta kalıyoruz. Çocuk düşük kilolu doğunca ve kilosu hep ortalamanın biraz altındaysa ve oturarak yemek yemeye direniyorsa bu durumda peşinden gidip yediren anne olmamak mümkün değil diyorum kendi adıma. Face'te 'benim gibi 1 milyon anne bulabilirim' diye grup mu açsam?:P  Doktorumuz durumun vahametini şöyle ifade etti '4 yaşında kendi başına yemek yiyemeyen tek hastam Efe!'  Eee durum bu olunca olaya el attık. Şimdilik fena değil gibi ama az yediğini söylememe gerek yok. Her an çark edebilirim! Ama nereye kadar?! 
Buarada kuralları yıkabileceğini şimdiden çakarsa ileride ders çalışırken de büyük sorun yaşarmışız.

- Meyve sularındansa meyvenin kendisini yemesini tavsiye ediyoruz dedi. Haftada en fazla 1-2 defa içmeyi önerdi. Portakal ve narı ağır C vitamini içermesinden dolayı beraber tüketmeyi önermedi. Önerilen meyve suyu karışımı; 1 elma + 1/2 armut + 1 havuç + 1 portakal veya nar. Günde en fazla 1 havuç yemeliymiş.

- Küçük doğan çocuklarda; diyabet, kolesterol yüksekliği, obezite, yüksek tansiyon, yumurtalık problemi, hiperaktivite ve dikkat bozukluğu, kalp rahatsızlıkları olma ihtimali daha yüksekmiş. Bu yüzden tükettiklerimize azami dikkat etmeliymişiz. Örneğin pekmezi aç vermeyip pekmezi yedikten sonra 1 saat aç kalmıyorsak pekmezi demir açısından yemenin hiç bir anlamı yokmuş.

- Büyüme ağrıları olurmuş. Sabah olur ve yürümeye engel bir durum olursa romatizmal bir durum olabilir. Doktora danışılmalıymış.



- Müzeye, Anıtkabir'e, 23 Nisan'da CSO konserine, Geçlik Parkı'na gidilmeliymiş.
Bak, gezme tozma kitap gelişim konularında bir kaç adım öndeyiz övünmek gibi olmasın:)) Atılım Üniversitesi'nin geçen yaz organize ettiği CSO konserine gitmiştik. Hem Antalya hem de İstanbul'daki oyuncak müzelerine gittik. Anıtkabir'e 2 ya da 3 defa gittik. Gençlik Parkı'na da gitmiştik. Bu yaşa çok uygun bir yer değil bence. Ortamı görmesi açısından iyi oldu sadece. Gezme konusunda iyiyiz demiştim:P

- Ipad, Iphone ve lap-top kullanımı dikkat eksikliğine neden olduğundan önerilmemekte.
Bu konuda da çok şükür iyiyiz:)

- Sırtımı kaşı der. Dokunmayı ve dokunulmayı sever. Mayo bölgesini mıncıklamamalıymışız.
Popoyu çok mıncıklayıp öpmeyeceğiz anlaşıldı:P

- Sokak mesleklerini tanısın; yorgancı, mobilyacı, perdeci vs. hepsini görsün tanısın bilsin. Toplu taşımaya binsin.
Babane ve dede daha 1 hafta önce otobüsle Kızılay'a gitti. Metroya bindi. Gezdi tozdu. Çok hoşuna gitmiş. Daha öncesinde de İstanbul'da vapurdu, dolmuştu, tramwaydı binmedik araç bırakmadık. Bu konu ayrıca bir blog konusu. Daha sonra.. :)

- Duyguları öğret. 
Bir durum anlatarak neler hissedeceğini sor. Bu konu üzerinde çalışmak lazım.

- Kendisi bıçak kullansın. Salatalık, marul kesebili, maydonoz vs koparabilir.
Kendi bıçağını ve makaslarını kullanıyor zaten.

- Kendi başına duş almalı.
Zaten küvette kendi başına oynaması için zaman veriyorum. Eline de lifi verince tamamdır bu iş:)



- Hafıza kartları, masa sporları (pinpon), nokta birleştirmece, sayılarla nokta birleştirmece, gölgesini bul kartları (Smart'ın Animal Shadow Match Ups), reklam filmi çevirmek, birlikte şarkı, şiir bestelemek, aquadoodle, moon sand, iki resim arasındaki farklar, ilişkilendir oyunları, ve puzzle.
Daha erken dediğim için Tubitak'ın nokta birleştirme kitaplarını henüz almamıştım. Dün o konuyu da bütün seriyi alarak hallettim:) Hafıza kartlarımız zaten var ve uzun zamandır oynuyoruz. Efe gayet seviyor. İki resim arasındaki farkları bir kaç defa yapmıştık. Puzzle portföyümüz geniş. En son 80'lik alıp beraberce yaptık. Kutuyu görünce 'anne 1000'lik mi aldın' dedi. Beklenti yüksek:) Diğer yapmadığımız aktiviteleri de yaparız elbet.

- Sembol'ün (simgetoys.com.tr) iki oyununu önerdi; 1. Bilgi Dünyası, 2. Find the missing (bu oyunun adı niye ingilizce anlamadım!)  
Bunları da bulabilirsem alacağım.

- Korku; soyutluklardan korkar. 3 boyutlu sinemaya götürmemeliymişiz.
Henüz sinema siftahımız olmadı. Zaten 3 boyutluya götürmeyi de planlamıyordum korkacağını düşündüğümden.

- Yaşlılık, ölüm korkusu; anne sen yaşlanacak mısın diye sorduğunda 'evet ama daha çoooook var' demek gerekiyormuş.

- Kıllarda koyulaşma; Bu yıl olacak, panik yok:)

Yaşasın 4 yaş!

30 Ocak 2013 Çarşamba

Nerede Kalmıştııık?

Evet, nerede kalmıştııık?

2012 ile ilgili en önemli konulardan biri biberonu bırakmamız. Şimdi yazınca konu çok komik geldi. Oğlum kocaman oldu ne biberonu yahu diyesim var da gerçek şu ki Temmuz 2012'de bıraktık bu alışkanlığı. Hep aklımdaydı. Bloga yazsam iyi olur diye düşünüyordum. Ooh yazdım rahatladım! :)

Yazmadığım dönemde neler oldu diye düşününce aklıma ilk yılbaşı gecemiz geliyor. Gökçeciğim sağolsun bizi evine davet etti. Böylece kalabalık bir ortamda keyifli bir yılbaşı geçirdik. Çocuklara amatör Karagöz-Hacivat gösterisi bile vardı:) 

Bol bol arkadaşlarımızla buluştuk. Mickey Mouse gösterisine gittik. Lokum bu gösteriyi çok beğenmiş olmalı ki Congresium'un yanından geçerken hala sorar yine gidelim mi diye.





(Soldan sağa..)
1. İclal'de Efe-Ege-Kutluay yemek yerken, 2&3. Defne-Efe-Yiğit,  4. Efe-Defne-Yiğit-Deniz, 5. Efe-Ege-Kutluay, 6. Efe-Yiğit, 7. Karagöz ve Hacivat oynatan; Efe-Yiğit,
8. Kutluay-Efe, 9. Yiğit-Efe





















Geçen hafta Kentpark'taki Oz Büyücüsü oyununa gittik. 4 yaşın güzelliği olsa gerek sıkılmadan güzel güzel izledi oyunu. Keyif aldığı ve izgiyle izlediği açıkça ortadaydı. 4 yaşı seviyorum:) Başka değişiklikleri de görmek çok güzel. Örmeğin kullandığı kelimeler değişmeye başladı. Miniğimin büyüdüğünü hissettirmesi bir anne olarak beni mest ediyor:) 
(Nedense) pazar günleri masayı kurarken ben de yardım edeceğim diye geliyor mutfağa. Götürülmesi gerekenleri masaya taşıyıp yerleştiriyor. Beni benden alıyor:) Çocuk büyütmek kesinlikle keyif işi. Mümkün olduğu kadar her anından keyif almasını bilmek gerekiyor. Yoksa ileride çoook keşke ile başlayan cümleler kurarız. Tabi çocuk büyütmek aynı zamanda sabır işi. Hem annenin hem de babanın aynı oranda (hadi yakın diyelim de daha gerçekçi olsun) sabırlı olması şart bence. Aksi taktirde çocuk toleransı yüksek olana kaçıyor her defasında.

Aralıkta İstanbul'a gittik. Gitmişken hem aile ziyareti hem de İstanbul Akvaryum'unu  ziyaret ettik. Biraz Bağdat Caddesi, biraz feribotta deniz havası iyi geldi hepimize. Efe kuzeni Meriç ile çok keyifli vakit geçirdi. 








Minik ayıcık ve minik lokum:)













Yıl içinde Konya'da Eren'i ziyaretlerimiz ve İstanbul'da Meriç'le vakit geçirmemiz sayesinde Efe'nin Fenerbahçe fanatizmi de doruklara ulaştı buarada. GS'li babaya inat evde bazen Fenerbahçe sweat shirtu giyiyor:) Babasının çıkar onu bakalım üzerinden demesi çok hoşuna gidiyor:)













    Meraklı bakışlar..



















En son bayramda Antalya'da kestirdiğimiz saçlar Efe'nin gözüne girmeye başlayınca berberi ziyaret ettik. Bundan önceki bütün saç kesimleri rüşvetle olmuştu. Bu defa büyümüş olmanın meyveleri olsa gerek rüşvete ihtiyaç duymadık. İtiraf etmeliyimki saçları uzun tutsak iyi olacak. Her saç kesimi sonrası evde farklı bir çocuk var sanki:) Buarada Efe de saçlarım ne zaman uzayacak diyip duruyor. Saçları kafasını hızla hareket ettirince sallanmalıymış! :) Hadi bakalım öyle olsun

























Bazen çocuklar bizleri şaşırtmayı seviyorlar sanırım. 'Tamam 4 yıldır beraberiz, beni sen doğurdun ama dur öyle tamamen teslim olamam sana!' mı diyorsun oğlum yaa?:) Motorsiklet delisi olduğundan, hoşuna gideceğine 100% emin olduğum motorsiklet kursunda binmiycem diye tutturdun! Nasıl şaşırdım anlatamam! Demekki her yaşta birşeyler öğreneceğim senden diye geçirdim içimden:) Aklıma Halil Cibran'ın Çocuklar isimli şiiri geliyor böyle zamanlarda..

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.


Motorsiklet yerine tırmanmayı tercih edenler:)

Kreşe bu ay biraz ara vermeye karar verdik. Bir hafta evde hasta, bir hafta kreşte olunca daha fazla yıpranmasın diye düşündük. Havalar düzelsin devam edeceğiz. İlk karne heyecanını yaşayamadık. Kreşe karne almak için bir günlüğüne gönderelim hem de tiyatro var, arkadaşlarıyla keyif alır dedik ama Efe gitmek istemedi. Sanırım okulda tiyatroyu palyaçoyla eşleştirmiş. Palyaçoları hiç hazzetmediğinden okula da gitmek istemedi. Seyahatimden döner dönmez karnemizi alıp nasılmış bakalım notlar:)