Daisypath Happy Birthday tickers

Daisypath Happy Birthday tickers
Lilypie Second Birthday tickers

25 Temmuz 2014 Cuma

Ve beklenen tatil başlar..

Başlar başlamasına da tatillerin öncesinde hep hasta mı olunur ya?! Neyse atlattık çok şükür 4 gün süren karın ağrısı ve kusma durumunu. Sanırım salgın vardı. Bununla geçsin gitsin diyoruz..

Tatil demek deniz demek.. Attık kendimizi serin sulara..

    Konyaaltı plajından sevgiler:)

    Anne&oğul..

    
Güzel terası görünce bi' meditasyon yapayım demiş minik adam.. Muhtemelen Antalya'ya taşınmayı hayal ediyordur;) Bu sırada yanıbaşında mangal yapılıyor olması da olayın ilginç tarafı:)) Hindistan'da oksijenle beslenen insanlar varmış diye çıkacak bir gün karşıma! Yemek ya da yememek işte bütün meselee!!

Yemek demişken, oğlum bize sacda börek bile pişirdi. Konya usulü:P


    Haydiii! Börekçi geldiii! Taze taazee:))

Hem de börekleri kendisi açtı:)

    Bu iş ciddiyet ister isimli çalışma:)

Tatil demek yiyeceğin dibine vurmak demek;P 
Hamur işine doyamadık ve bir daha kolları sıvadık..
Efe ve babanesi açtılar, ben de pişirdim:)

    Minik eller iş başında...


Tüm tatil boyu gözü ne kova&kürek ikilisini gördü ne de başka şey. Varsa yoksa dalgalarla boğuştu. Plajdaki diyaloglardan alıntılar;

- Bak anne nasıl atlıyorum? 
- Hadi gel ayakta durabilme yarışı yapalım. 
- Senin kalkanın olup dalgalardan koruyayım seni. 
- Hadi biraz da sen benim kalkanım ol! 

Kabul ediyorum çok eğlenceliydi. Ben de çoğunlukla eşlik ettim miniğime. Ee eğlenmek için bu güzel fırsatı kaçıracak değildim elbet:))

    Plajın özeti..

Hep Konyaaltı plajındaki dalgalarla boğuşacak değildik ya.. Bir de Side'dekileri görelim diye çıktık yolaa..

Plajın dibindeki 1-2 otel çok hoşumuza gitti. Denizin sığ olması Efe'nin çok hoşuna gitti. Su resmen hamam suyu gibi:) Plajın kum olması kumdan kale yapmak için ideal.. Keyifli ve güzel bir gün oldu.
 
    Şort mayolu resim Konyaaltı'ndan, yanıltmayalım:P

Konyaaltı plajında sadece denize girilmediğini gördük. Bir de baktık biri almış uçurtmasını mavi göklerde uçuruyor. O kadar da çok yükseltmişti ki hayran hayran seyrettik. Bizim ip o kadar uzun olmasa da hadi biz de bir deneyelim dedik ve ertesi gün uçurtmamızı umutsuzca çıkarttık bagajımızdan. Umutsuzca diyorum çünkü Ahlatlıbel'de çok çabalamıştık havalara uçurtmak için ama sonuç tatmin edici olmamıştı. Meğersem olay rüzgarmış! Uçurtmamız hemen havalanıverdi. Keşke daha uzun olsaydı ipimiz diye hayıflanırken, ilk defa bu kadar güzel uçurabilmenin sevinciyle ben şahsen mest oldum. Efe mi? Hiiç ilgilenmedi. O sırada plajda tanıştığı arkadaşıyla beraber dalgalarla boğuşmakla meşguldü zatı muhterem:))


    İçimdeki çocuk pek bi' mutlu oldu:))

Efe uçurtmayla hiç ilgilenmedi dedim ama anlaşılan kendince yapacaklarını sıraya koymuş olmalıki dalgalarla oynaması bitince hadi uçurtma uçuralım dedi. 

    Ooo ne kadar yükseeek bakışı;)

Bu uçurtmayı son görüşümüz oldu:)) Efe bir ara birazcık gevşek bırakınca olanlar olduuu..

Ee duracak değiliz sırada oynayacak ne var? 


    Eğlenmek için her zaman birşeyler bulunur;)

Bu defa Antalya'yı ziyaret ettiğimizde bir de yeni bir dondurmacı keşfettik; adı Dondurma Dükkanı. Aslında dondurmacı eski de, bizim için yeni desem daha doğru olur. Yaşar Usta'nın ilk dükkanı Bostancı'ymış! Yıllarca dibimizdeki lezzetten mahrum kalmışız yahu!:)) 
Kırmızı erik ve çileğe tek kelimeyle ba-yıl-dımmm! Mmmm! Yazarken bile ağzım sulandı bee!!:)) Yolu Antalya'ya ya da Bostancı'ya (İstanbul) düşenlere eğer hâlâ denemedilerse şiddetle tavsiye ederim. Deneyen zaten her fırsatta kesin uğrar!:) 

    Kırmızı erikli dondurmasever minik:)

Tatil demek aynı zamanda amcayla da özlem gidermek demek.. 

    Amca sevgisini kelimelerle değil bakışlarıyla gösteren oğlum..

Şeker tadında güzel ve keyifli bir tatil ve özlem gidermece oldu..

   
 Sonraki tatillerde görüşmek dileğiyleee...

Hiç yorum yok: