Daisypath Happy Birthday tickers

Daisypath Happy Birthday tickers
Lilypie Second Birthday tickers

22 Temmuz 2010 Perşembe

Hadi artık kıpırda..

Hadi artık kıpırdamalıyım! Uzun zamandır hep aklımda bloga yazmak ama nedense erteleyip durdum. Hadi artık hadii..

Miniğim, seninle 1 hafta Bodrum tatili yaptık. Anneannen, teyzen ve yeğenlerin de oradaydılar. Denizin, kumun, günün çoğunu özgürce dışarıda geçirmenin keyfini bir çıkardın pir çıkardın:) Ben biraz yoruldum ama fırsat buldukça dinlendim. Sen hep 'yanımdan hiç ayrılma annneeee!' modundaydın. Tuvalete bile göndermeye pek yanaşmadın ama sağolsun anneannen yardımıma koştu:) Gitmeden yolu gözümde çok büyütüyordum. Seninle başbaşa uçak seyahati yapmak beni biraz korkutmuştu. Allahtan ne gidişte ne de dönüşte sorun yaşamadım. Kucağımda fazla durmayıp etrafı keşfetme merakın biraz fazlaydı. Olsun anne bir şekilde kazasız belasız gidip gelmemizi sağladı miniğim.







Arkadaşlarla Çayyolu'nda bir cafeye gitmiştik. Orada minik bir şirineyle tanıştık. Bir de 4 yaşında bir abiyle. Güzelce oynadınız. Şirinenin adını (Eda) söyleyip durdun. Çoook tatlıydın fıstığım çoook! Eda'nın adını söylemen annesinin de çok hoşuna gitmişti.

Geçen haftasonu ise babişkoyla beraber A.O.Ç. hayvanat bahçesine gittik. Maymunları çok sevmiş olacaksınki onları taklit ettin:) Köpekler ise 'hav hav' yapıyorlarmııııış:) Bodrum'da gittiğimiz parklarda ve plajda bıraksam köpekleri öpüp, onlara sarılıp yuvarlanacaktın zaten:) Kediler ise ayrı hikaye..



Hayvanat bahçesinin ardından Nurturia anneleriyle buluştuk. Minik Duru'nun doğum günü partisi için Altınpark'a gittik. Yeni arkadaşlarınla kaynaşıp oynadın.



Pazar günü ise ilk defa saçlarını kestirdik! E-Bebek'e randevu alarak gittik. Aslında kesinlikle binmekten çok hoşlanacağın bir arabaya berber amcadan korktuğun için binmedin. Soluğu benim kucağımda aldın. Saç kesimi benim kucağımda gerçekleşincede haliyle saçların çoğu benim içime girdiii:) Neyse kazasız ve birazda ağlayarak ilk kesimizi hallettik. Çok şeker oldun bıdığım. Yüzün gözün açıldı diyebilirim:)




Seni babişkoya ve bakıcı teyzemize emanet edip 2 günlüğüne Polonezköy'e gittim. Tam senlik bir yerdi miniğim. Söz seni de götüreceğim oraya. Bir an önce baba ile konuşup arkadaşlarla bir organizasyon yapmalıyım:) Yemyeşil bir doğa.. Yeşile doyupta geliyorsun resmen. Aklım orada kaldı gerçi:) Ben yokken sevgili baban sana boool miktarda haşlanmış mısır yedirmiş. Ertesi gün 3 defa kaka yapmışsın ve hepsi doğal olarak sadece mısırmış! Gecede yatırırken (normalde çıtçıtlı bodynin üzerine birşey giydirmem) body üzerine tshirt ile yatırmış seni. Sabaha kadar terlemişsin tabiki. Ahh bu babalar! Neyse kuzucum anne geldi:) Eve gelişimde biraz maceralı oldu. Yolda 8 araç birbrine girmiş. O yüzden otoban kapanmıştı. Olay bizden 2-3 dakika önce olmuştur. 4 ambülans ve 1 itfaiye gelmişti. Bütün insanlar araçlarını durdurup yollara dökülmüştü. Neler olduğunu anlamak/görmek için. Sonra ters şeritten geri dönüp Abant'tan çıkarak yola biraz E-5'ten devam ettik. Sonrada otobana tekrar girip yola devam ettik. Eve varışım gece 12 idi. Hala yorgunum. Keşke yarın cumartesi olsaydı.

İstanbul'a kadar gitmişken anne IKEA'ya uğramadan gelir miii?:) Gelmez tabiki! Sana tahta masa ve sandalye aldım. Bir adet bez futbol topu ve ahşap tren/tren yolu da almayı ihmal etmedim. Bir de incecik yorgan aldım. Bu akşam babanla bir güzel montajını yaparsın artık:) Daha önceden balkondaki masayı nasıl monte ettiğini görmüştük:) Anne-oğul olarakta tren yolunu yaparıııız:)




Bebeğim benim, seni 2 günde bile çook özledim..

Hiç yorum yok: