Daisypath Happy Birthday tickers

Daisypath Happy Birthday tickers
Lilypie Second Birthday tickers

16 Şubat 2012 Perşembe

Kışa ve kara doyum yok!

Sanırım bu kış kar ve buzdan fazlasıyla nasibimizi alacağız. Şubat 2006'da İstanbul'dan Ankara'ya trenle ilk gelişimi hatırlıyorum. Artık Ankara'da yaşamak için gelmiştim. Son 40 yılın en soğuk kışı diyorlardı. Sıfırın altında 25 derece civarlarıydı yanlış hatırlamıyorsam. Bu sene de gündüz en düşük sıfırın altında 15 dereceyi gördüm. Yarın yine kar geliyormuş. Araba kullananlar için çok iyi bir haber olmasa da, Efe için sevindirici bir durum bu:) Efe için doğru şehirde yaşıyoruz diyeceğim ama düşünüyorum da, ben de çok seviyorum bu şehri, bu bir gerçek! Üniversite için Ankara'ya ilk geldiğimde yıl 1998 idi ve ben ancak 2001'de alışabilmiştim bu şehre. Zorlanmamın sebebiyse denizin ortasından gelip, ne kadar yükseğe çıkarsam çıkayım sadece dağ, taş görmekti:) Sanırım son derece normaldi bu alışma dönemi.

Buaralar, 3 hafta sonra 3 yaşına girecek oğlumda güzel bir değişim var. Kurduğu cümleler daha bir 'olgun'laştı; farklı cümleler duyar olduk. İlgisi de legolara ve puzzlelara kaydı. Tabi ki hala arabalarla oynuyor, onlar vazgeçilmez:) Doğum günü için ne hediye alsam diye düşünüyorum; hala karar veremedim. Kendisine sorunca aldığım cevap 'jeeeep!' Akülü araba için çok hevesli değilim, o yüzden erteliyorum. Onun yerine eğitici birşeyler düşünüyorum. 



Cumartesi günü berbere gidip 4. defa saç kesimi yaptık. Her defasında berbere gitmemek için ayak diriyor; ben de mecburen rüşvet teklif etmek zorunda kalıyorum:) Berberin yanındaki markete girdik. Seç bakalım dedim. Uzaktan kumandalı bir araba aldı. Bu berber işi biraz pahalıya patladı anlayacağınız:) Kesime tek kelimeyle bayıldım! Sanki bir anda büyüdü oğlum. Bir de gelip yanaklarımdan şapur şupur öpmez miii?! Mest ediyor beni güzel kuşum!




7 Şubat 2012 Salı

35. Ay

34 hafta 5 günlük doğan sevgili oğlum, bugün 35 aylık oldu. 35. ayımıza çok iyi girdiğimiz söylenemez. Geçen perşembeden beri ateş, kusma, iştahsızlık ve öksürük var. Doktora gittik. Muayene olduk. Kan verdi minik kuşum. Buhar şeklinde Ventolin aldı. Kısaca yıpratıcı bir kaç saat geçirdik hastanede. Hemşire odasından ağlayarak çıkmak istemesi hala gözümün önünde. Bir anne olarak çok kaldıramadım o dakikaları; o ağladıkça ben de ağladım! Anne-oğul balık burcu olunca sonuç bu sanırım:P Sonra kızdım kendime; aklımdan arada sırada da olsa kardeş düşüncesi geçtiği için...


Neyse, bugün çok şükür ateş kontrol altında ve az da olsa yemeye başladı. Bu hastalıkların en kötü tarafı kilo kaybına neden olmaları. Zar zor aldırdığımız bir kaç gram, 1 haftalık bir hastalık döneminde  kat kat gidiveriyor. Aslolan sağlıktır diyerek kilo kısmına kafamı takmamaya çalışıyorum. 


Ateş kontrol altında ama öksürükle baş başa kaldık. Bu meret geldi mi gitmek bilmez. Bakalım ne zaman kurtulacağız. Antibiyotik ve Ventolin şurup kullanıyor. Tez yok ol öksürük; 3. yaşımıza sensiz girmek istiyoruuuz!