Daisypath Happy Birthday tickers

Daisypath Happy Birthday tickers
Lilypie Second Birthday tickers

28 Ağustos 2012 Salı

Konyalı mısın kadifeli gelin :)

Hızlı tren sağolsun; Eskişehir ve Konya'yı daha da yakınlaştırdı bize. Hızlı treni Eskişehir'i gezmek için henüz kullanmadık ama yakındır:)

Konya'da kalabalık bir aile buluşması için cuma akşam 18:30 treniyle yola çıktık. Gidiş maalesef 1 saatlik, sadece 'teknik arıza' diyerek geçiştirilip, hala sebebini bilmediğimiz rötarla  sonuçlandı. Neyseki yanımızda bolca kitap vardı. Biraz da trenin içinde gezinince çok fazla sıkılmadan atlattık. Bu bekleyiş sırasında her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu; 'tren raylarında paket bulunmuş. Bomba olabilir diye bakıyorlarmış', 'niye kimsenin sesi çıkmıyor, herkes oturuyor anlamıyorum!', 'karşıdan gelen trenin geçmesini bekliyormuşuz', 'sinyalizasyonda sorun varmış'... Hatta bir yolcu '10 dk daha gecikirse ben sigara içeceğim' dedi. Nasıl tepem attı anlatamam! Vagonda çocuklar vardı sonuçta. Olmasa da beni rahatsız etmeye ne hakkın var? Neyseki bunu soyledikten 5 dk sonra tren hareket etti. Trenden indiğimizde Ersen'in 10 yaşındaki kuzeni Eren'i görünce yüzümüz gülüverdi. Ardından babane ve ailenin diğer üyeleri de Ereğli'den trenle geldiler. Herkes tren garında buluştu. Sonra doğru eve. Bahçeli evde oturmak en büyük hayallerimden biri. Zaten çocuğu olupta bahçeli ev hayali kurmayan var mıdır?:)



Bahçede bamya, böğürtlen, kabak, domates, salatalık, fasülye, vs bitkileri ve elmayla armut ağaçları vardı. Elma, armut ve böğürtlenleri dalından koparıp yemek ayrı bir zevkti tabi..



Cumartesi günü akşam Sema gösterisine de gittik. Efe'nin ilgisini çekti. Fakat müzik ve günün yorgunluğu kucağımda uyumasını engelleyemedi.

  
Sema gösterisi öncesi bizi fotoğrayan minik:)

Pazar akşam 18:00 treniyle rötarsız evimize döndük. Gelirken yolda bir arkadaşımızın kızının da aceleci olup 38. haftada doğduğunu öğrendik ve Medicana'ya uğrayıp minik kızımızı gördük. Efe doğduğunda, 2.750 gr doğan bu minikten daha da ufaktı. Nasıl geçirdik o günleri hatırlamıyorum bile! Minnacık geldi bu ufaklık bana:)


Dalından elma..

Pazar günü dönmemize yakın Efe'ye '2 saat sonra trenle eve gideceğiz' dediğimde hemen plan yaptı; 'Kırşehir'e gideriz. Sonra da Defne'lere!' Bundan sonra planları Efe'ye yaptıracağız:P

       Durakta dolmuş beklerken..

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Şimdi okullu olduuuk;)

Minik lokum, 14 Ağustos 2012'de kreşle tanıştı. Yaz boyunca 'büyüdün artık okula gideceksin, senin de böyle okul servisin olacak' diyerek işledim kuzuyu. Meyvelerini aldım sanki:)

İlk gün okula beraber gittik. Öğretmeniyle tanıştı. Ayrı bir salona gittik. Salonun girişinde dönüp, kafasını göğsüme gömerek sarıldı. 'Allah! Korktuğum oldu, ağlıyacak ve bırakmayacak beni' dedim içimden. Yüzüne bir baktım gülüyor bizimki! Sanki 'anne beklentilerin olmayacak ama seni de hayalkırıklığına(!) uğratmak istemem, bi rol keseyim' der gibiydi:) Ben de salonda onlar oynarken oturdum. Efe ile öğretmeni oyanamaya başladılar. Sonra tesadüfen Efe'nin sınıfında olan bir çocukta babası tarafından kreşe bırakıldı. O da Efe ve öğretmenine katıldı. Oynadılar bir süre. Sonra öğretmen 'Annene içeride çay ikram edelim. Olur mu?' dedi. Ben müdür odasına geçtim. Daha sonra sınıfı aşağıya indirdiler. Müzik açıp sandalyeye oturma oyunu oynadılar. Çeşitli oyunlar oynadılar. Ardından bahçeye çıkıp kum ve suyla oynadılar ve Efe'nin gönlünü fethettiler:) Sabah 10'dan öğlen 12'ye kadar 1 defa yanıma gelip 'anne bisiklete biniyorum' diyerek beni kontrol edip gitti. Bu süre içinde uyum sorunu olmadı. İlk gün kahvaltıyı okulda yapmadı ama öğle yemeğini orada yedi. Öğretmeni Efe'yi yemekten sonra yanıma getirdiğinde, hadi gidiyoruz dediğimde 'biraz dahaaa!' diyince oldu bu iş dedim:) Tadını damağında bırakıp ertesi gün gelmek en iyisiydi tabiki. Yarın tekrar geleceğiz tatlım diyerek okuldan ayrıldık.


ikinci gün yine beraber gittik. Sabah evde kahvaltı yaparak saat 10'da okuldaydık. Ben bu defa direk müdürün odasına geçtim. Efe'de öğretmeniyle ilk gün oynadığı salonda biraz oynayıp ardından sınıfa çıktı. Ben de müdürün odasında kameradan onları seyrettim. Boya yaptılar, oyunlar oynadılar. İkinci günümüz de sorunsuz geçti.

Üçüncü gün de beraber gittik. Bu defa direkt sınıfa çıktılar. Bahçeye de çıkıp bool bol oynadılar.



Dördüncü gün aslında benim planım Efe'yi okula bırakıp işe geçmekti. Fakat evden erken çıkmam gerektiğinden babadan yardım istedim. Baba da sabah evden çıkmadan 'istersen teyze de gelsin' diyince planımız değişmek zorunda kaldı. Baba, Efe ve teyze üçü birlikte okula gittikler. Baba onları bıraktı ve Efe yine sorunsuzi, güzel bir gün geçirdi. Eve dönüşü ilk defa servisle yaptı. Hoşuna gitmiş:)

Araya bayram girdi. Bayram sonrası inşallah sorun yaşamayız diye endişelendim. 22 Ağustos'ta sabah Efe ile evden çıktım ve Efe'yi okula bırakmak üzere yola koyuldum. Zaten bir gün öncesinden onu okula bırakıp işe gideceğimi söylemiştim. Öğretmenimiz Efe'yi kapıda karşıladı. Sorunsuz bir şekilde güzel güzel ayrıldık. Öğlen eve ilk defa servisle gitti. Eve gittiğinde bakıcı teyzesi kapıda karşıladı. Böylece güzel ve sorunsuz bir kreş dönemine başladık. Umarım devamı da böyle güzel ve sorunsuz geçer.. ve yine umarım, az hastalıklı bir kış geçiririz... 

Okul müdürümüz 'korktuğunuz gibi olmadı' dedi. Çocuklar ana babalarını şaşırtmayı seviyorlar diye mi düşünsem, yoksa farklı ortamlarda nasıl davranacaklarını ana babalar bile kestiremiyorlar diye mi düşünsem bilemedim:) 

Okula başlayışımızı Gökçe teyzemizin yaptığı nefis pasta ile oyun grubumuzla kutladık.. Daha nice güzel kutlamaları olsun minik kuzularımızın.


13 Ağustos 2012 Pazartesi

Kırşehir seferi:)



İzmir seyahatimizin tadı damağımızda kalınca, bir de Kırşehir'e gidelim dedik:) Sevgili hamişimiz Çiğdem'in haftasonunu renklendirmek için yola çıktık. Cuma akşamı işten sonra oğlumla, Ela ve Ege ikilisini de alarak seyahatimize başladık. Yollar bozuk ve hava da karanlık olunca 3 saatte vardık. Hiç sevmem gece araba kullanmayı ama cumartesiden çalmamak için kaçınılmazdı...

Hava çok iç açıcı değildi. Cumartesi bir ara kısa süre de olsa güneş kendisini gösterince çocuklar bahçede kum ve havuz keyfi yaptı. Çiğdem sağolsun sürpriz yaparak çocuklara pinyata hazırlamış. Bahçede onunla da oynadılar.



Heyecanla ve tüm güçleriyle içinden ne çıkacak acaba diye düşünerek vurdular.  

İçinden dökülen ganimetler bir güzel paylaşıldı:)



Şehir içinde biraz gezdik.


Minik bir ormanda yürüyüş yaptık.



Umarım hep beraber büyürsünüz güzel çocuklar...
 
 Bu dörtlüyü daha çok macera bekler:)